PUSLU KITALAR ATLASI KİTAP YORUMU

PUSLU KITALAR ATLASI KİTAP YORUMU

Dilan bu kitap için diyor ki;
Herkese merhabalar. Sınavlarda soru çıkacağı için zorunlu olarak okuduğum bir kitap olan Puslu Kıtalar Atlası... Kitap hakkında en başta hiç hoş düşüncelerim yoktu. Neden mi? Çünkü okulun okumamı zorunlu tuttuğu bir kitaptı. Onun haricinde kitabın il cümlesi gözümü korkutmaya yetmiş de artmıştı bile. Kitap şöyle başlıyor: "Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işaret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikayet ve beyan etmişlerdir ki .............." Bu cümleler beni korkutup kitaptan soğutmuştu. Ama zorunlu olarak okumam gerekiyordu. Okudukça, sayfalar ilerledikçe kelimeleri anlamaya başladım ve kitabı sevmeye başladım. Konusu ilginçti. Kitabı okumaya başladığım zamanlarda bana kitabın konusunu sorsanız size farklı bir şey söylerdim ama kitabın sonuna doğru olayların gidişatı konuyu değiştirdi ve benim aklımda tamamiyle farklı bir anlatıma sahip oldu. Kitabın belli başlı bir ana karakteri yok, herkesten çok defa bahsediliyor, herkesin kitaptaki yeri ve önemi ayrı. Ama bana sorarsanız baş karakterler Bünyamin ve Uzun İhsan Efendi'di. Yani baba ve oğul. Kitapta hoşuma giden şey alışılagelmiş konulardan farklı bir konusu ve farklı bir tarzı olmasıydı. Okurken sıkıldığım zamanlar da olsa da bence genel olarak kitap bu kadar önyargılı olmayı hak eden bir kitap değil ve güzel. Okumayanlara ve bu tarz sevenlere tavsiyemdir. Alın okuyun. Bu kitabın ayrıca bir çizgi romanı da var. Onu da alıp okumayı istiyorum. Kitabın arka kapak yazısını da şöyle bırakıp kaçayım. :)

Bir "ilk kitap", Türkçe edebiyatta yeni ve pırıltılı bir yazar... "Yeniçeriler kapıyı zorlarken" düşler üstüne düşüncelere dalan Uzun İhsan Efendi, kapı kırıldığında klasik ama hep yeni kalabilen sonuca ulaşmak üzeredir: "Dünya bir düştür. Evet, dünya... Ah! Evet, dünya bir masaldır." Geçmiş üzerine, dünya hali üzerine, düşler ve "puslu kıtalar" üzerine bir roman. Hulki Aktunç'un önsözüyle...

PUSLU KITALAR ATLASI ALINTILAR

* Buna göre ölüler nasıl ki ışığı göremezlerse, yaşayanlar da karanlığı ölüler kadar iyi göremezlerdi.

*Sana karşı hissettiklerimi anlatmama imkan yok. Bir duygu anlaşılamıyorsa, duygu değildir zaten. 

* Hangimiz düş, hangimiz gerçek? Düşünüyorum, öyleyse ben varım.



Yorumlar